Sadık sosyopat
Bir sosyopatın aşkı muhtemelen bir çocuğun sevgisi gibidir: Yoğun, kabullenen ve bencil. Bir çocuk gibi sosyopat da olağanüstü sadık olabilir. Bir sosyopat asla sizi kendisinden üstün tutmaz ama eğer onun için değerli iseniz sizi diğerlerinin önünde tutar. Bir sosyopatla dostluk kurma konusunda bir arkadaşıma şunu söyledim: "Artılar eksilerden fazla." Bununla sevdiklerimin benim kim olduğumu bilmediklerini söylemek istiyorum; çoğunluk beni yakından tanır ve beni onlardan ve insanların çoğundan ayıran özelliklerimin farkındadır. Aslında benim için en değerli olanların çoğu olağanüstü empati sahibidir -kalbimin karanlık köşelerini iyi bilmelerine karşın- ve kendilerini o kırılgan ve yumuşak gönüllerini bana teslim etmekten alıkoymazlar. Ben de buna kendime özgü kabullenme ve sadakat ile karşılık veririm. Cömertlik ve nezaket olarak tanımlanan şeyleri yapmayı öğrendim. Bu konudaki büyük çabama yalnızca en sevdiklerim tanıktır.
Unutmaya gelince; unutmak önemsememeyi becermektir benim için. Yeni durumlara alışmak ya da yatışmaktır kısaca. Yirmi yaşındaysan dünyayı kavramaya çalışırken tökezlemen doğaldır. Uzun süren aylar vardır. Geçmeyen saatler. Yerinde sayan günler. Geçen baharı böyle yaşadım. Geçen bahar her şey çok uzadı. Ağaçlar geç çiçeklendi. Yağmurlar dinmek bilmedi. Yaya geçitlerinde yeşil ışığı beklemek saatler sürdü. Bir yerden bir yere gitmek yıllarımı aldı. Baş ağrılarımı dindiremedim. Kilolarca tütün içtim. Geceler gereksiz yere ikiye üçe katlandı durdu. Zaman çok uzundu. Her şey çok uzundu...
Öyle bir noktaya sürüklendim ki, hiçbir şey duymuyorum. Ne kızgınlık ne sevinç, ne sıkıntı. Acımaya benzer bir sızı belki birazcık.
Evet biliyorum. İşte bunun için zaten yazmalıyım. Yaya geçitlerinde saatler nasıl durur öğrenmelisin. Taze soğan nasıl ekilir, ayakkabılarını boyayan çocukla nasıl konuşulur bilmen gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder