Cinsiyetsiz
Her an ağlamaklı, öfkeli ve huzursuzum. İçine düştüğüm melankolinin belli başlı bir nedeni yokmuş gibi geliyor bana. Ama geçiştiremiyorum. Gündüzleri amaçsız sokaklarda dolaşıyorum ya da evin içinde bütün gün sabahlıkla oturup kötü bir haber almayı bekliyorum. Alışılmışlığın dışına çıkamamanın belirtileri bunlar. Geceleri ise erkenden odama çekiliyorum, zar zor uyuyorum.
Beceriksiz, toplum dışı, aşırı uyumsuz biriyim. Böyle değildim, böyle oldum. Tutunacak bir şeyim yok, geleceğim elimden alınmış sanki. Cinsiyetsizim. Ama gündelik yaşamımı normal biri gibi sürdürmekte gösterdiğim yeteneksizlik yoğunlaşıyor gitgide.
Bana söylenen ve söylenecek olan hiçbir söz, yazılmış ve yazılacak olan benimkiler de dahil her şey, adları şu ya da bu nedenle tekrarlanıp duran herkes artık ilgimi çekmiyor. Hızla akan bir nehir sürükleyip götürüyor hayatımı. Bana ait olmayan görüntüler, benimle uyuşmayan oluşumlar, büyük, önemli, şaşırtıcı sayılan ama beni hiç etkilemeyen birçok durumla birlikte o nehirde akmam gerekiyor sanki. Kurtulmak için tek bir seçeneğim var. Suyun kıyısındaki bir ağaç ya da çalıya tutunmak ve beklemek.
Böyle ne beklediğini bilmeden beklemek yorucu ve umutsuz bir bekleyiştir biliyorum. Ama bir akışa kapılıp gitmekten, sürüyle sürüklenip gitmekten daha akıllıca, daha anlamlıdır.
Kuşkum yok, biz yazan insanlar tek tek çok acı çekiyoruz. Ama acılarımızı birbirimizden gizlemeyi yeğliyoruz. Ben acılarımı onlarla bölüşmeyi hep istedim ve denedim. Ama karşımdakiler alçakgönüllü ve açık olmamın, kendilerine beni küçümseme, çocuksu bulma hakkını verdiğini sandılar. Hepsi eskimiş bir yalnızlık içinde dönüp onlarla yeniden buluşmamı beklemiş gibi görünüyorlar şimdi. Ya reziller ya da görünmez...
içimden kuşlar göçüyor
Yorumlar
Yorum Gönder