"Ebeveynlerimden çok şey öğrendim. Başka insanların yol açtığı duygusal etkileri sınırlamayı öğrendim. Kendime yetmeyi öğrendim. Sevginin son derece güvenilmez olduğunu öğrettiler bana, dolayısıyla sevgiye asla güvenmedim. Güveni başkalarında aramak yerine kendime güvenmeyi öğrendim. Başkalarıyla ilişkiden kaçınılamadığı için de dolap çevirmeyi, özellikle istediğim sonuçlara ulaşmak için insanların dikkatini başka taraflara çekmeyi öğrendim. Örneğin, yaşadıklarım bana insanların sevgisine ya da görev duygularına hitap etmenin yararsızlığını gösterdi, bu yüzden korku ya da sevilme ihtiyacı gibi başka ve daha ağır basan yanlarıyla oynamayı yeğliyorum. İnsanları satranç tahtamdaki taşlar gibi görüyorum. Onların içdünyaları ya da renkli duyguları beni ilgilendirmiyor, çünkü bunlar benim soluk gri renklerimden son derece farklı. İnsanları kendileriyle ilgili duygulara ve belli bir kadere sahip bireyler olarak algılamadığım için kendi hakkımda da böyle düşünmeyi hiç öğrenmedim. Kişiliğimle ilgili uymam ya da yatırım yapmam gereken belirgin bir görüşüm olmadı. Hemen hiçbir yapıya sahip olmayan yaşamım olasılıklarla, sonu gelmez tepkiler, fevri kararlarla beni bir günden ötekine sürüklemekte. Benim genetik eğilimlerime sahip olmayan ve içlerindeki boşluğu sevgi ile doldurmaya çalışan diğer insanların aksine ben genellikle kayıtsız kalıyorum."

Yorumlar

Popüler Yayınlar