Bir yalan dört doğru
Dün başımdan garip bir hadise geçti ve üç sene evvelki başka birtakım hadiseleri yeniden yaşattı. Unutup gittiğini zannettiğim bu hatıraların, bundan sonra beni hiç bırakmayacaklarını biliyorum... Hangi hain tesadüf dün onları yolumun üstüne çıkardı ve beni, senelerden beri dalmış olduğum derin uykudan, artık yavaş yavaş alıştığım hissiz uyuşukluktan ayırdı. Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım...
Ama nasıl yaşayacağım!
Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak...
Ama ben dayanacağım...
Şimdiye kadar olduğu gibi...
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, bir çok şeyler anlatmak istiyorum...
Kime?
Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim?
***
Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? Belki yazacaklarım yaşadığım kadar acı olmaz ve ben biraz ferahlarım. Bir çok şeylerin zannettiğimden daha ehemmiyetsiz, basit olduğunu görüp kendi heyecanımdan utanırım...
Belki...
Ve bir yalan dört doğruyu götürür: İyilik, güven, sadakat, huzur...
Yorumlar
Yorum Gönder