"Aşkın nasıl bir sahtekarlık olduğunu biliyorum!"

"Aşkın nasıl bir sahtekarlık olduğunu biliyorum."
Bu cümle, bugün duyduğum en anlamlı cümleydi. Beni sevgisizlikle yargılamak, beni sevdiğini söyleyenler için, daha doğrusu beni sevdiğini zannedenler için yapılacak en kolay şey. Yarın öbür gün çekip gitmelerinin en basit yolu. Bu aslında tam anlamıyla uzun sürelik bir kaçışın sonu.
Sahtekarlığa bürünmüş bir adam düşünün.
Sizi tanıdığını zanneden, aslında tanımak için çaba sarfetmeyen, çaba sarfettiğini düşünen bir adam. Bunu düşünün. Ve daha sonra sizden istediğini alamayan, bunun üzerine çekip giden bir adam.
Düşünün.
Sizi sevgisizlikle yargılayan bir adam düşünün.
Her gece başka bir kadınla olan bir adam ve tüm bu olanların sonunda kendi mutluluğunu çaresizliğe dönüştüren bir adam düşünün.
Birine seni sevmiyorum demek, onu gerçekten sevmediğiniz anlamına gelir. Ama birine seni seviyorum dememek ya da diyememek, onu gerçekten sevmediğiniz anlamına gelmez. Benim için bu böyledir.
"Seni seviyorum" dünyanın en sıradanlaşmış telaffuzlarından biri haline geldi. En azından benim için. Birine inanmak, güvenmek zaman alır. Uzun bir zaman. Lakin ben zor biriyim. Ve bana katlanmak, bana dayanmak, bana direnmek çok zordur. Fakat kaçmak en kolayı...
Sahtekarlık!
Bu kelimeye tam anlamıyla hak veriyorum. Bugün bu kelimenin hakkını veren cümle "Aşkın nasıl bir sahtekarlık olduğunu biliyorum." Sahtekar ayrı, sahtekarlık ayrıdır.
Sahtekar, sahtekarlığı yapan şahsa verilen addır. Sahtekarlık ise, bunu huy edinen insana takılan lakaptır. Bu demek olmuyor ki hepiniz sahtekarsınız. Şunu iyi idrak edin: Aşkın nasıl bir sahtekarlık olduğunu biliyorum. Bu cümle, şahsa özel kurulan bir cümle değil. Bu cümle, aşkın sahteliğine, aşkı sahteleştirene ait bir cümledir.
Sahtekarlık, aşkı yabancılaştırmakla başlar, öldürmekle biter. Siz siz olun, sahtekarlık yapmayın. Önyargılarınıza yenik düşüp, doğru olanın yoluna engeller koymayın.
Aşkı anlamsızlaştıranın ne olduğunu düşünün. Aşkı çaresizliğe sürükleyenin ve aşkı basitleştirenin ne olduğunu da. Aşk, aceleye gelmez. Ve beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. 
Yerinde durmayan bir adam düşünün.
Seni seviyorum cümlesi ağzına yapışmış bir adam. Bunu herkese kolayca söyleyebilen bir adam. Sizi, sevginizle yalanlayan bir adam düşünün. Seni seviyorum cümlesini söylemenin zorluğunu yaşayan bir kadın. Ve sevginizi bilmeden, bir adamın size yalancı dediğini düşünün. Ve sonra sizin, neden sevemediğinizi düşünen bir adam. Ve daha sonra aslında içinde bulunduğunuz durumu idrak edemeyen bir adam. 
Bir adam düşünün. Ve de bir kadın.
Bir adamın ağzına yapışıp onu laçkalaştırdığı "Seni seviyorum" kelimeleri mi yakışır, yoksa bir kadının tüm bunları bilip susması mı yakışıkalır?
Bir adam daha düşünün.
Sevdiği kadından kaçmak uğruna, onu sevmeye devam etmek dışında her şeyi yapan bir adam. Sonra da bir kadın düşünün. Tüm olanları görüp, anlamlaştıramayan.

Bazen ağır şeyler yaşarız ve bunların geçmesi epey bir zaman alır.
Merhametimi, anasını belleye belleye çoğalttığınızı düşünüyorsunuz ammaa, içeride vaziyetler gerçekten ölü.

Yorumlar

Popüler Yayınlar